Son zamanlarda dolphinariums, akvaryumlar, oceanariums çok popüler oldu … Orada deniz yaşamı hayatı hakkında birçok ilginç şey öğrenebilir, deniz faunası temsilcileri ile iletişim kurabilirsiniz. Bu tür kuruluşlara ziyaret her zaman çocuklar ve yetişkinler için bir kutlamadır. Öte yandan, bir deniz hayvanı gibi yaşamanın nasıl bir şey olduğunu hayal edin! Sonuçta, yerel yerlerinden uzak yaşamaya mahkumlar ve okyanusun geniş alanlarında eğlenme fırsatına sahip değiller …
Sadece eğlenmekle kalmaz, aynı zamanda tedavi edilir
Daha önce bir yunus akvaryumuna gittiyseniz, yunusların, kürklü fokların ve beyaz balinaların temsillerinin ne kadar kalıcı bir izlenim bırakacağını kesinlikle hatırlayacaksınız. Deniz faunasının bu güzel temsilcilerinin ne olumlu ve iyi dolu performansları! Onlar o kadar harika ve içten ki, sizden kendilerinden iyi ve pozitif enerji ile suçlandınız. Hiçbir şey için, yunus terapisi gibi kas-iskelet sistemi hastalıklarının bir dizi nörolojik patolojisi ve hastalığı için böyle bir tedavi yoktur. Ne sevimli ve komik bir yunus dili - çığlıkları! Bununla birlikte, terapinin kendisi, kendileri tarafından yayılan ultrasonik dalgaların insan beyni üzerindeki etkisine dayanmaktadır. Bu kadar harikalar - denizlerin ve okyanusların bu sakinleri. Balina ve Yunus Günü olduğunu biliyor musunuz? Evet, evet. Okyanusların sakinlerinin kendi tatilleri olduğu ortaya çıkıyor.
Dünya Balina ve Yunus Günü ne zaman kutlanır?
Bu tatilin tarihi hakkında konuşalım. 1986'da, 19 Şubat'ta, IWC (Uluslararası Balina Avcılığı Komisyonu) tüm dünyada balina avcılığı endüstrisini ve onunla balina eti ticaretini yasakladı. Gerçek şu ki, önceki iki yüz yıllık balinalar acımasızca yok edildi.
Ve yasadışı balıkçılıkla mücadele için hiçbir yöntem avcıları böyle bir av için durduramaz. Buna ek olarak, memeli nüfusu ve yunus akvaryumları, akvaryumlar ve deniz sirkleri için yakalanmasında önemli hasara yol açmıştır. Bazı türler yok olma eşiğinde idi. Bu nedenle, IWC sert önlemlere geçti. Şu anda, 19 Şubat, Dünya Memelilerinin Korunması Günü, Balina Günü (olarak da bilinir). “Ve böyle bir etkinliğe ne zaman katılımcı olabilirsiniz?” - diye soruyorsunuz. Aşağıda bunu okuyun.
Dünya Balina Günü nasıl ve ne zaman kutlanır?
Tatilin kendisi 23 Temmuz 1986'da resmen kuruldu. Ve böylece Dünya Yunus ve Balina Günü iki kez kutlandı. Bu günlerde çevre örgütleri her yıl okyanus memelilerinin savunmasında çeşitli eylemler düzenlemektedir. Çoğu zaman, dünyanın dört bir yanından çevreciler, nesli tükenme tehlikesi altındaki nesli tükenmekte olan türlerden birine bir gün ayırmak için bir araya gelirler. Bu adımla, insanlığın dikkatini bu soruna çekmeye çalışıyorlar. Örneğin, 2013 yılında Avrupa Birliği'nde tüm yunusların kapatılmasını teşvik eden bir gösteri yapıldı.
Rusya için bu gün de önemlidir, çünkü ülkemizin denizleri düzinelerce farklı deniz foku, balina, yunus türüne ev sahipliği yapmaktadır. Ancak, birçoğunun uzun zamandır Kırmızı Kitap'ta listelendiği bir sır değil ve bazıları yok olma eşiğinde.
İlginç bir gerçek. Resmi olarak tanınan Yunuslar ve Balinalar Günü olmasına rağmen, bazı ülkeler kendi tatillerini oluşturdular veya daha ziyade takvimde farklı bir tarih belirlediler. Örneğin, 2008'de Avustralya tatili haziranın ilk cumartesi gününe erteledi ve Amerikalılar bunu haziranın yirmi birinci günü (yaz gündönümü sırasında) kutladılar. Muhtemelen, bu günü kimin ve ne zaman kutladığı, asıl mesele, iyi niyetlerle dikte edilmesidir - Dünya Okyanusunun sakinlerini kendimizden korumak, aksi takdirde yakında bazılarından sadece bilimsel literatürde eksik türler olarak bahsedilecektir.
Peki ya Dünya Balina ve Yunus Günü? Makalede sunulan fotoğraflar, o gün yapılan ve mevcut sorunlara halkın dikkatini çekmek, insanları onları çözmeye itmek için tasarlanmış bazı olay ve eylemleri göstermektedir.
İnsanlar, bu kadar acımasız olmayın!
Tabii ki, 19 Şubat, deniz yaşamını ve belirli türlerin yok olma problemini hatırlamanın ve memelilerin insanlara karşı savunmasızlığına dikkat etmenin bir vesilesidir. Bazı ülkelerde, Dünya Yunus ve Balina Günü geleneklerini zaten denizlerin ve okyanusların sakinlerini onurlandırmak için bulmuştur. Çevre örgütleri çalışanları, tüm deniz memelilerine dikkat etmeyi teklif ediyor, yok olma tehdidiyle karşı karşıya olan birkaç tür olduğundan, sorun ilk bakışta göründüğünden çok daha büyük. Örneğin, mühürler insanların ve yunusların dikkatiyle sert bir şekilde vuruldu.
1986 yılında yürürlüğe giren ICC yasağı halen geçerlidir. Kimse iptal etmedi. Ancak ne yazık ki, tüm ülkeler bunu dikkate almıyor. Japonlar hala ülkelerindeki restoranlara balina eti sağlıyor. Ve bu bilimsel araştırma için tuzak kisvesi altında yapılır. Birkaç yıl önce, böyle bir keyfilikten öfkeli olan Avustralya başbakanı Tokyo'dan memelileri öldürmeyi bırakmasını istedi. Ama dedikleri gibi, işler hala orada …
Balinaların yasadışı ele geçirilmesi Dominik Cumhuriyeti'nde ve Norveç, Kanada, İzlanda, Grönland'da da gerçekleştirilmektedir. Dünya Yunus ve Balina Günü, bu güzel doğa yaratıklarını yok ettiklerini önemseyen insanlara hatırlatmak isteyen benzer düşünen insanları toplar. Yani, onları savunmalısın, çünkü insanların önünde silahsızlar.
Balina avcılığının kökeni
Balina avcısının kurucuları, Fransa'nın güney eyaletlerinin ve İspanya'nın kuzey sakinleri olarak kabul edilir. On birinci ila on ikinci yüzyıllar kadar erken bir sürede, karaya yıkanan balinaları oymaya başladılar. Bask balina yağı, et kullanılır. On altıncı yüzyılda, tüm bu ürünlere olan talep göz önüne alındığında, insanlar deniz hayvanlarının ticari olarak ele geçirilmesine başladı.
Ve on yedinci yüzyılın ortalarında, deniz çıkışları olan neredeyse tüm Avrupa ülkeleri: Fransa, İspanya, Hollanda, İsveç, Norveç, Danimarka ve elbette İngiltere, bu tür balıkçılığa zaten girmişti.
Rusya'da, devrimden önce, Çukotka halkları balina avı avladı. SSCB'deki savaştan önce Uzak Doğu'da az sayıda sperm balinası çıkarıldı ve ilk balina avcılığı orada kuruldu (1932). Tam ölçekte, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra balık tutmaya başladılar. Ve bu yetmişlerin sonuna kadar devam etti.
Şaşırtıcı Balina Gerçekler
Balinalar, yunuslar okyanusların sularında yaşar. Hepsi davranışlarında oldukça ilginçtir ve görünüşte farklı emirlerin işaretlerini birleştirir. Yüzgeçleri, pürüzsüz bir cildi ve balık gibi aerodinamik bir gövdesi vardır. Ancak tüm iç organlar, sıcakkanlı yaratıklarda olduğu gibi düzenlenir: akciğerleri vardır, bebek taşırlar ve doğum yaparlar. Balinaları yaratan doğa, en küçük nüansları hesaba kattı. Örneğin, saçları yoktur, çünkü sadece ihtiyaç duymazlar, çünkü deri altı yağ onları soğuktan koruyacaktır. Balinaların küçük gözleri de onlara rahatsızlık vermez; su altında çok iyi görürler. Ayrıca akrabalar tarafından yapılan sesler sayesinde deniz hayvanları okyanusa iyi yönelmiştir.
Gezegendeki tüm balinalar iki türe ayrılabilir: dişli ve balya. Vücudun yapısı ve fizyolojisinde farklıdırlar.
Balya balinalarının dişleri yoktur. Bunun yerine, ağızda villus kaplı büyük bir tabak olan bir balina kemiği vardır. Plankton ve küçük balıklarla beslenirler. Bu müfrezenin temsilcileri mavi ve kambur balinaları içerir.
Dişli balinaların aksine, dişleri vardır ve bu nedenle yiyecekleri büyük balıktır. Bunlara yunuslar, sperm balinaları, porpoises, katil balinalar dahildir.
Kitoboev av balinaları olarak her zaman balya balinalarına daha fazla ilgi duymuştur. Ya onların sakin eğilimleri bir rol oynadı ya da bir balina kemiğinin değeri.
İnsanlar ve yunusların benzerliği
Ancak yunuslar - genel olarak insanlar yapısında benzerdir. Hem biz hem de onlar sıcakkanlıyız, sütlü yavruları besliyoruz, hafif nefes alıyoruz ve dört odacıklı bir kalbe sahibiz. Büyüme de hemen hemen aynıdır. Yunuslar insan boyutuyla karşılaştırılabilir bir buçuk ila iki metre uzunluğa ulaşır.
Ve bu sevimli yaratıkların karşılıklı yardımı hakkında efsaneler var. Aile bağları aralarında güçlü. Aileleri olan paketlerde yaşıyorlar. Yunusu asla başını belaya sokmayacak. Boğulan insanların kurtarma olayları bilinmektedir. Garipler, garip bir şekilde, insanlara karşı asla saldırgan değildir.
Sinyaller kullanarak birbirleriyle iletişim kurarlar. Sadece insanlar onları anlamıyor. Bir kişi düşük frekanslar nedeniyle sadece küçük bir kısmını duyabilir. Bu şaşırtıcı yaratıkları inceleyen bilim adamları, doğumda kendilerine verilen isimlere cevap verdiklerini fark ettiler. Dahası, yunuslar kendilerini aynada tanırlar. Beynin ağırlığı bile bir kişininkiyle (1.7 kg) neredeyse aynıdır.
