politika

Bir yatıştırma politikası nedir?

Bir yatıştırma politikası nedir?
Bir yatıştırma politikası nedir?
Anonim

“Politika” terimi belirsizdir. İlk olarak Aristoteles tarafından tanıtıldı. Ailenin hayatına adanmış aynı isimdeki teziydi, ilk önce bu kelimeyi kullanıma soktu. Bu çalışma, siyaset bilimi, felsefe ve siyaset bilimlerinin kökeni ve gelişimi için temel oluşturdu.

Bugün, ansiklopedik sözlük “siyaset” terimini doğrudan sosyal gruplar içindeki ilişkilerle ilgili bir faaliyet olarak yorumlamaktadır. Bu sözlüğe göre politikanın amacı, formları aramak, devletin işleyişinin içeriğini belirlemektir.

Politika aynı zamanda yetkililerin, kamu gruplarının çalışmalarını da ifade eder. Ozhegov'un sözlüğünde, bu terim kamusal ve devlet yaşamının tüm tezahürlerinin toplamı olarak yorumlanır.

Efremova’nın tanımı tüm bu değerleri hesaba katar, ancak kendi ekini de ekler. Politikanın hedeflere ulaşmayı amaçlayan bir dizi eylem olduğunu belirtir.

İkincisinin bir örneği "yatıştırma politikası" olarak adlandırılan bir olgu olarak adlandırılabilir. Bu yüzden ülkenin (devletin) özel bir askeri politikası olarak adlandırıyorlar. Özü saldırgan devletten ödün vermek, ülkenin düşmanın dünyayı ihlal etmesini veya aşırı önlemler almasını önlemek için yaptığı bazı tavizlerdedir.

Tarihin gösterdiği gibi, yatıştırma politikası barışçıl sonuçların elde edilmesine hiçbir zaman katkıda bulunmamıştır. Onlardan daha aşağı olduklarını fark eden saldırganlar, sonunda daha kararlı bir eyleme geçtiler. Nihayetinde, yatıştırma politikası sadece etkilenen devletin çökmesine değil, aynı zamanda genel uluslararası güvenlik sisteminin altını oymaya da yol açtı.

Böyle bir politikanın canlı bir örneği olan olumsuz sonuçları 1938 tarihli Münih Anlaşmasıdır.

30'lu yıllarda Fransa ve İngiltere, Almanya ile ilgili bir yatıştırma süreci başlattı. Her iki ülke de, uzlaşma yoluyla ortaya çıkan tüm sorunları çözmeye çalışan, askeri güç kullanmayı reddederek, Hitler'in eylemlerini, Almanya için olumsuz olan Versay Antlaşması'nın sonuçlarını ortadan kaldırma girişimi olarak aldı. Dünyadaki düzenin yeniden yapılandırılmasındaki eğilimler ortaya çıktıkları sırada açıklanmadı. Biraz sonra, saldırganın planları belirgin hale geldiğinde, politikacılar ne SSCB'nin, ne İngiltere'nin, ne de Fransa'nın silahlanma yarışına ekonomik olarak dayanamayacağından emindiler. Bu nedenle, şu anda saldırganı uygulama politikasının alternatifi olmadığına karar verilmiştir.

Bu görüşe göre, İngiltere ilk olarak Almanya ile Donanma'nın inşasıyla ilgili tüm kısıtlamaları kaldırmak için bir anlaşma imzaladı (1935), ikincisinden sonra Alman birliklerinin askerden arındırılmış (Versay Antlaşması'na göre) bölgesine girmesini engellemedi.

Temyiz politikası Avusturya ANSHLUS'a cevap vermeyen Chamberlain (1938) tarafından desteklenmiştir. Bu tür tavizlerin sonucu, özü Nazi devletinin fiili olarak yaratılması olan Münih Anlaşması'nın imzalanmasıydı.

Saldırgan ile bu tür uzlaşmalar, Hitler'i İngiltere ve Fransa'nın aktif bir geri ödeme yapamamasından ikna etti, Münih anlaşmasının koşullarını ihlal ettiği, Romanya ve Polonya'ya saldırdı (1939). Yatıştırma politikası Fuhrer'i zayıflatmadı. Aksine, saldırganı en kararlı eyleme itti.

Bugün, yatıştırma politikası çeşitli şekillerde var olabilir ve tavizler sadece politik değil, aynı zamanda doğada da ekonomik olabilir. Saldırganın cezasızlığına güvenen çizgiyi, teknik veya askeri avantajlarını güç kullanmaya başlayacağı çizgiyi görmek çok önemlidir. Bu nedenle, uzlaşmayı kabul ederken, potansiyel barışçının stratejik, politik ya da başka avantajlar almadığını dikkatle izlemek gerekir.